1-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Kanuni Düzenlenmesi

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 134’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre;

“(1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”

2-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Korunan Hukuki Değer

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuyla korunan hukuki değer özel hayattır. Anayasa’nın 20’nci maddesinde kişilerin özel hayatı, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” şeklindeki düzenleme ile koruma altına alınmıştır. Bu suçla da özel hayatın gizliliğinin ihlali yaptırım altına alınmıştır. Özel hayat, kişinin yaşamında kamuoyundan sakladığı, üçüncü kişilerce öğrenilmesini istemediği kısmını oluşturur.

3-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Maddi Unsurları

 

3.1.-) Suçun Faili ve Mağduru

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun faili ve mağduru herkes olabilecektir. Bu nedenle suç fail ve mağdur unsurları açısından özellik arz etmez. Tüzel kişiler bu suçun faili olamazlar. TCK’nin 140’ıncı maddesi uyarınca tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmedilebilir.

3.2.-) Fiil

Kanuni düzenlemede bu suçu oluşturabilecek iki fiile yer verilmiştir. İlki kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal etmektir. İkincisi ise kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa etmektir.

-Kişilerin Özel Hayatının Gizliliğinin İhlal Edilmesi

Bu fiilde önemli olan özel hayat kavramına nelerin dahil olduğunun belirlenmesidir. Nitekim Kanun’da özel hayata ilişkin bir belirleme yapılmamıştır. Belirtmek gerekir ki, kişiler arasındaki haberleşmeler ve kişisel verilerle ilgili düzenlemeler Kanun’da ayrı suçların konusu edildiğinden, özel hayat kavramına haberleşme, konuşma ve kişisel veriler dışında kalan kısım dahil edilmelidir. Özel hayat kavramı kişinin yalnızca kendi evinde veya işyerinde yaptığı faaliyetlerle sınırlı değildir. Yargıtay’ın bizim de katıldığımız özel hayat belirleme kriterleri şu şekildedir:

“Kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, sadece içinde bulunulan fiziki çevrenin özelliklerine bakılmamalı, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler de göz önüne alınmalıdır.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2015/9708 K. 2016/10986 T. 29.06.2016.

Görüldüğü üzere kişinin herhangi bir kalabalığın içinde dahi korunan özel bir hayat alanı vardır. Dolayısıyla kişilerin herkese açık alanlarda bulunması, onların özel hayatlarına müdahaleye izin verdiği anlamına gelmediği unutulmamalıdır.

Özel hayat kavramı, sanatçı, politikacı, futbolcu gibi ünlü ve kamuoyuna mâl olmuş kişiler açısından dar yorumlanmalıdır. Ancak bu kişilerin de bir özek hayatlarının olduğu unutulmamalıdır. Yapılacak bir yargılamada bu husus hakim veya heyet tarafından somut olayın şartlarına göre belirlenmelidir.

Gizlilik ihlali fiili, serbest hareketlidir. Yani gizliliğe müdahale içeren her türlü davranış bu fiil kapsamında değerlendirilebilecektir. Örneğin kişilerin herhangi bir kayıt yapılmadan evlerinin gözetlenmesi, dinlenmesi gibi davranışlar TCK madde 134/1-1.cümlede düzenlenen suç oluşur. Bunların görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde TCK madde 134/1-2.cümlede düzenlenen suç oluşur. Aşağıda Yargıtay kararlarında özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna vücut veren durumlara örnek vereceğiz.

-Kişilerin Özel Hayatına İlişkin Görüntü ve Seslerin İfşa Edilmesi

Burada failin fiili, yukarıda açıkladığımız fiilden farklı olarak kişilerin özel hayatına dair görüntü ve seslerin ifşa edilmesidir. Fail, mağdurun özel hayatını kayda almış ve ayrıca bunları ifşa etmiş ise hem 134/1-2.cümle hem de 134/2 kapsamında sorumlu tutulur. İfşa suçundan failin sorumlu olabilmesi için görüntü veya sesleri kayda almasına gerek yoktur. Bunları ifşa etmesi suçun oluşması için yeterlidir. Kişilerin özel hayatlarına ait görüntü veya ses kayıtlarının mahkemelere ya da savcılıklara delil olarak sunulması halinde ifşa edilmiş sayılmaz. Ancak burada söz konusu görüntü ve sesin hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olması halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK m. 132), kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ya da kayda alınması (TCK m. 133) gibi suçlar oluşabilecektir.

4-) Özel Hayatın Gizliliği Suçunun Nitelikli Halleri

Kişilerin özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişilerin, bu ihlali görüntü ve sesleri kayda almak suretiyle yapılması halinde fail hakkında verilecek ceza TCK madde 134/1-2.cümle uyarınca bir kat arttırılır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

5-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Hukuka Aykırılık Unsuru

Türk Ceza Kanunu’nun 139’uncu maddesi uyarınca suçun takibi şikâyete tabi olduğundan mağdurun rızası hukuka uygunluk sebebidir. Ancak burada mağdurun üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin rıza göstermesi gerekir.

Diğer bir hukuka uygunluk sebebi ise hakkın icrasıdır. Bu anlamda özellikle gazetecilik mesleğinin gereği olarak kişilerin özel hayatları haber konusu olabilmektedir. Burada haberin gerçek ve güncel olması, haberin verilmesinde kamu yararı bulunması ve haberle olay arasında düşünsel bağlılık olması gerekir.

Başka bir hukuka uygunluk sebebi de kanun hükmünün icrasıdır. Bu anlamda kolluk görevlileri tarafından veya kanunen özel hayata dair verilere ulaşma yetkisi bulunan kişilerin bu eylemleri hukuka uygunluk nedeninden yararlanarak suç oluşturmayacaktır.

6-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Manevi Unsuru

Bu suç kastla işlenebilir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Olası kastla işlenmesi mani bir durum da yoktur.

7-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Özel Görünüş Şekilleri

 

-Teşebbüs

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, ihlalin gerçekleştirilmesi ile mümkün olduğundan, icra hareketlerinin bölünebilmesi halinde teşebbüs de mümkün olabilecektir.

-İştirak

Suça her türlü iştirak mümkün olup iştirak bakımından bir özellik göstermez.

-Suçların İçtimaı

Suçun aynı mağdura karşı birden farklı zamanlarda işlenmesi halinde faile zincirleme suç hükümleri uyarınca ceza verilir.  Örneğin özel hayatın gizliliğini ihlal eden failin ayrıca cinsel taciz amacıyla hareket etmesi halinde fikri içtima gereği daha ağır cezayı gerektiren özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ceza verilir.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK m. 132), kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ya da kayda alınması (TCK m. 133), kişisel verilerin kaydedilmesi (TCK m. 135), verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK m. 136) suçlarıyla birlikte özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun işlenmesi halinde ayrıca özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ceza verilmez.

8-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Muhakemesi

Suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabidir. Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. Suçun işlendiği yer belli değilse CMK madde 13’e göre yetkili mahkeme tespit edilmelidir.

9-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçuyla İlgili Yargıtay Kararları

 

9.1.-) Sanığın Cinsel İlişkiye Girdiği 15 Yaşından Küçük Mağdurenin Çıplak Bedenini Kendi Rızası Dahilinde Cep Telefonu Kamerasıyla Çekip Kaydettiği Olayda Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Oluşur

“Sanığın suç tarihinde cinsel ilişkiye girdiği 15 yaşından küçük mağdurenin çıplak bedenini kendi rızası dahilinde cep telefonu kamerasıyla çekip kaydet­mesi eyleminde, mağdurenin rızası hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığından hukuka uygunluk nedeni olarak ka­bul edilemeyecektir. Dolayısıyla 15 yaşından küçük mağdurenin rızasıyla bile gerçekleştirilmiş olsa bu eylem TCK'nın 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmakta olup sanığın cinsel ilişki sırasında mağdurenin bedenini görüyor olması da, ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir. Bu nedenle, yerel mahkeme hükmünün, sanığın cinsel ilişkiye girdi­ği mağdurenin çıplak bedenini görmesinin özel hayatın gizliliğini ihlal olarak nitelendirilemeyeceğinden bunun kayda alınmasının da suç oluşturmayacağı gerekçesiyle bozulmasına ilişkin Özel Daire kararında isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, itirazın kabulüne, özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin Özel Dairece verilen bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün bu suç yönünden de onanmasına karar verilmelidir.”, Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2013/14-551 K. 2014/311 T. 10.06.2014.

9.2.-) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Şikayete Tabi Olup Şikayet Yokluğundan Düşme Kararı Verilmelidir

“5237 sayılı TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdur K.'nin, 11.2.2013 tarihli kolluk ifadesinde, mağdur E.'in 19.11.2013 tarihli mahkeme ifadesinde şikayetten vazgeçtikleri, sanıkların da vazgeçmelerden haberdar oldukları halde vazgeçmeye karşı çıkmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında açılan davanın düşürülmesi yerine mahkumiyetlerine hükmedilmesi kanuna aykırıdır.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2014/22101 K. 2015/2153 T. 09.02.2015.

9.3.-) Hukuki İhtilafa Konu Olabilecek Bir Borç İlişkisi ile İlgili Konuşmaların, Mağdurun Özel Yaşam Alanına İlişkin Olmadığı ve Bir Suça Ait Delili Muhafaza Amacı Taşıyan Eylemler Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunu Oluşturmaz

“Sanığın eylemleri, TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir ise de, hukuki ihtilafa konu olabilecek bir borç ilişkisi ile ilgili konuşmaların, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmadığı gibi, bahse konu konuşmaları içeren CD'yi, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, mağdurun kendisine yönelik tehdit suçunu işlediği iddiasını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delilin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiği de kabul edilemeyeceğinden, sanığın eylemlerinin TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmayacağı anlaşılmakla, gerekçesi isabetsiz olan yerel mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu kabul edilmiş, tebliğnamedeki, sanığın şikayet etme gayesiyle cep telefonuna kayda aldığı konuşmalara sonradan rıza gösterilmesinin, yasadaki suçu hukuka uygun hale getirmeyeceği gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine, beraat kararı verilmesi nedeniyle hükmün bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2012/27549 K. 2013/22721 T. 07.10.2013.

9.4.-) Haberde Kullanılan İfadelerin ve Haberle Beraber Yayımlanan Fotoğrafın Gerçeğe Uygun ve Güncel Olduğu, Habere Konu Olayla Düşünsel Bağının Bulunduğu Gözetildiğinde Hakkın İcrası Kapsamında Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Oluşmaz

“Haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, mağdur çocuğun anne ve babası katılan E. ve H.'un, kamuya mal olmuş H...'ya yönelik hakaret ve tehdit içerikli mesaj gönderdikleri iddiasıyla yargılandıklarına dair "A...'ı taciz eden S...'ın arkadaşlarına 8 yıl hapis istendi" başlığı altında yer alan haber metninde, haberi güçlendirmeye yarayan resim içeriğinde, mağdur küçüğün de bulunduğu ve sanatçı H... ile annesi E.'in birlikte çekilmiş bir hatıra fotoğrafına yer verildiği, resmin katılan E.'e ait facebook sayfasında katılan E.'in kendi rızasıyla yayımlanması sonucu elde edildiği, haberin yapılmasında dava dışı sanatçı H...'nın toplum içindeki konumu gereği, kamu yararı ve toplumsal ilginin bulunduğu, haberde kullanılan ifadelerin ve haberle beraber yayımlanan fotoğrafın, habere konu olayla fikri bağlantısının bulunduğu, haberin verilişinde tahkir edici bir dil kullanılmayıp, ölçülülük ilkesinin ihlal edilmemiş olduğu ve mağdurun suça katıldığını belirten veya ima eden bir ibare yer almadığı, yayımlanan haber ve fotoğrafın, basının haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı gözetilmeden, sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2014/13554 K. 2015/6 T. 12.01.2015. 

9.5.-) Sanıkların İçerisinde Bulundukları Araçta Olay Tarihi İtibariyle Görüntü veya Ses Kaydetme Sisteminin Mevcut Olmadığı, Neticeyi Gerçekleştirmeye Elverişli Düzeneğe Sahip Olmayan Sanıkların, Katılanı Sürekli Gözetim ve Denetimleri Altında Bulundurmaktan İbaret Eylemlerinin TCK m. 134/1-1. Cümlede Düzenlenen Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunu Oluşturacağı

“TCK'nın 134. maddesinin ilk fıkrasının 2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi gerekir. Görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmez; acıdan kaynaklanan çığlıklar veya sevişen çiftin nefes alış verişi gibi özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi bu suçun oluşumu için yeterlidir. Özel hayata ilişkin görüntü veya sesin kaydedilmesiyle suç tamamlanır; başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, sanığın kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisi yoktur. Aynı fıkranın ilk cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun basit halinin oluşabilmesi için ise, sanık tarafından, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip bir alet kullanılması gerekmeyip, bir özel hayat olayının çıplak gözle seyredilmesi ya da özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice dinlenilmesi yeterlidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, genel kast ile işlenebilen suçlardan olup, sanığın, “kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal etme” neticesini bilmesi ve istemesiyle TCK'nın 134/1. maddesinin ilk fıkrasındaki suçun manevi unsuru oluşur; ancak, kastın varlığından söz edebilmek için sanığın hukuka aykırı hareket ettiğini bilmesi ve bu biçimde hareket etmeye devam etmesi gerekir. Neticesi harekete bitişik suçlardan olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda, icra hareketlerinin bölünebildiği hallerde, TCK'nın 35. maddesinde düzenlenen teşebbüs hükümleri uygulanabilir. Ancak bunun için; sanığın, elverişli hareketlerle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun icrasına başlamış, elinde olmayan nedenlerle eylemini tamamlayamayıp, neticenin meydana gelmemiş olması gerekir. Dolayısıyla, suçta kullanılan vasıtanın elverişsiz olması veya suçun maddi konusunun bulunmaması durumunda, “işlenemez suç” söz konusu olur ve teşebbüs hükümleri uygulanmaz. Örneğin, sanığın, bir kimsenin görüntüsünü kaydetmek için yerleştirdiği cihazın bozuk olması gibi. Bu noktada vurgulanması gereken diğer bir husus, sanığın kendi iradesi ile icra hareketlerini tamamlamaması halidir. Bu durumda, TCK'nın 36. maddesindeki, gönüllü vazgeçme hükümlerine göre değerlendirme yapılabilir; ancak, icra hareketleri tamamlandıktan sonra netice meydana geleceğinden, bu aşamada, gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

 Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; sanıkların içerisinde bulundukları araçta olay tarihi itibariyle görüntü ve/veya ses kaydetme sisteminin mevcut olmaması karşısında, neticeyi gerçekleştirmeye elverişli düzeneğe sahip olmayan sanıkların, katılanı sürekli gözetim ve denetimleri altında bulundurmaktan ibaret eylemlerinin TCK'nın 134/1-1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanıkların, “görüntü almaya elverişli araç ile katılanın görüntülerine almaya teşebbüs etmek suretiyle özel hayatın gizliliğini teşebbüste bulundukları”ndan bahisle, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanıklar hakkında TCK'nın 134/1-2. maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi bozma sebebi yapılmıştır.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2013/8447 K. 2014/2291 T. 03.02.2014.

9.6.-) Sanığın Olay Günü Pijama Denemek Amacıyla Girdiği Kabinde Bekleyen Mağdureyi Yan Kabinin Açık Bulunan Üstünden Gözetlemesi Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunu Oluşturur

“Mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları, sanığın ikrar içerikli savunması, iddianame anlatımı ile tanık beyanları nazara alındığında, sanığın olay günü pijama denemek amacıyla girdiği kabinde bekleyen mağdureyi yan kabinin açık bulunan üstünden gözetlediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın eyleminin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaktadır.”, Yargıtay 14. Ceza Dairesi E. 2016/2989 K. 2019/8692 T. 02.04.2019.

9.7.-) Sanığın Metro İstasyonunda Yürüyen ve Buradaki Merdivenleri Kullanarak Dışarı Çıkış Yapmakta Olan Mağdurlara Yaklaşıp, Onların Bilgisi ve Rızası Dışında, Görüntülerini Video Olarak Kaydettiği, Sanığın Sübut Bulan Eyleminin Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunu Oluşturduğu

“Sanığın cep telefonunu ile mağdurların bilgisi ve rızası dışında, görüntülerini video olarak kaydetmesi biçiminde sübut bulan eyleminin TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasında tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna, aynı suçun mağdurlara karşı tek bir fiille işlenmesi nedeniyle zincirleme suç koşullarının gerçekleştiği gözetilerek sanık hakkında TCK'nın 43/2. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 43/1. maddesinin uygulanmasına, suçta kullanıldığı anlaşılan ve sanıktan ele geçirilen 1 adet cep telefonunun sim kartıyla birlikte TCK'nın 54/1. madde ve fıkrası gereğince müsaderesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş olup; hükmün onanması gerekmektedir.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2018/4883 K. 2018/10800 T. 14.11.2018.

9.8.-) Mağdurun Kişisel Veri Niteliğindeki Fotoğraflarının Rızası Dışında Facebook Adlı Sosyal Paylaşım Sitesinde Yayımlanması Özel Hayatın Gizliliğinin İhlal Suçunu Değil, Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirilmesi Suçunu Oluşturur

“Mağdurun baş ve yüz kısmını gösteren resimleri, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdurun kişisel veri niteliğindeki resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlayan sanığın eyleminin, tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, kanuna aykırıdır.”, Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2016/11618 K. 2017/8229 T. 01.11.2017. 

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun temel halinin cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Nitelikli hallerinde cezanın üst sınırı 7.5 yıla kadar çıkmaktadır. Hal böyleyken özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hakkında soruşturma açılan veya kamu davası devam eden kişilerin konusunda uzman bir hukuk bürosundan hukuki destek almaları önemlidir. Yine bu suçun mağdurlarının gerek ceza dosyalarının takibi gerekse hukuk mahkemelerinde açabilecekleri tazminat davaları için bir hukuk bürosundan destek almaları tavsiye edilmektedir.

 

Atam Hukuk & Danışmanlık Bürosu

Av. Kazım ARSLAN

 

Kaynakça:

Özbek, Veli Özer; Doğan, Koray; Bacaksız, Pınar (2021); Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, 16. Baskı, Ankara.

www.karararama.yargitay.gov.tr

 

Yorumlar
Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...

 
50 kez görüntülendi

Çerez Kullanımı

Deneyiminizi daha iyi hale getirmek için bu web sitesinde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş oluyorsunuz. (Çerez Politikası Aydınlatma Metni)