Hukukumuzda miras bırakanın tasarruf özgürlüğü kısmi olarak sınırlandırılmış, miras bırakanın saklı pay sahibi mirasçıların haklarına zarar vermesi engellenmek istenmiştir. Miras bırakan tarafından sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflarla ortadan kaldırılamayan ve bu suretle kanunen korunan miras payına saklı pay denir. İşte tenkis davası da miras bırakanın saklı payları zedeleyen ve ivazsız (karşılıksız) olarak yaptığı ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardır. Başka bir ifadeyle tenkis, saklı pay için getirilen bir yaptırım türüdür. Tenkis davaları ancak miras bırakan öldükten sonra açılabilir. Çünkü saklı pay, yalnızca ölüm olayı vuku bulduğunda ortaya çıkar. Miras bırakanın sağlığında bu davanın açılması imkânı bulunmamaktadır.
Tenkis davaları, hukuki niteliği itibari ile de belirsiz alacak davalarıdır. Çünkü tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iştir. Bu nedenle davacılar, belirleyebildiği ölçüde en asgari tutarı harca esas değer olarak bildirebilecek, bu tutarı yapılan yargılama sonucunda bilirkişiler tarafından yapılan tespit miktarına göre arttırabilecektir.
Tenkis davaları, tek başına ayrı bir dava olarak açılabileceği gibi muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları veya vasiyetnamenin iptali davalarında terditli olarak da talep edilebilir. Hatta davacının dava dilekçesinde açıkça tenkis talebinde bulunmasına dahi gerek yoktur. Hukuken tenkis talebine denk gelen ifadelerde bulunması dahi tenkis talebinin dikkate alınması için yeterlidir. Yine tenkis talebi dava yoluyla ileri sürülebileceği gibi TMK’nın 571/son maddesi uyarınca def’i yoluyla da her zaman ileri sürülebilir.
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 560’ıncı maddesine göre saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler. O halde tenkis davasını yalnızca saklı paylı mirasçılar açabilecektir. Tenkis davası, kural olarak saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılsa da TMK’nın 562. maddesindeki hükme göre “Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler. Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflâs idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler”. Bu hükümle, saklı paylı mirasçının alacaklılarından çekindiği veya farklı nedenlerle tenkis davası açmaktan kaçındığı hâllerde, alacaklılarına ve iflas dairesine belli koşulların bulunması hâlinde tenkis davası açma imkânı tanınmıştır.
Saklı paylı mirasçılar TMK’nin 505’inci maddesine göre;
-Miras bırakanın altsoyu (kendi çocukları, evlat edindiği çocukları veya bu kişiler miras bırakandan önce öldüyse onların çocukları),
-Miras bırakanın anne ve babası,
-Miras bırakanın eşidir.
Dolayısıyla burada sayılan kişiler haricindeki kimseler tenkis davası açamayacaklardır.
Saklı pay oranları ise TMK’nin 506’ncı maddesine göre;
-Altsoy için yasal miras payının yarısı,
- Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
- Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde ise yasal miras payının dörtte üçüdür.
Tenkis talebinde bulunabilmek için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar:
-Miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir tasarrufla tasarruf sınırını aşması ile
-Mirasçının saklı pay hakkını alamamış olmasıdır.
Saklı payın zedelenip zedelenemediği ise mirasın açılması anındaki tereke durumuna göre tespit edilecektir.
Hüküm doğurması miras bırakanın ölümüne bağlı olan tasarruflar ölüme bağlı tasarruflardır. Ayrıca ifade etmek gerekir ki bir tasarrufun ölüme bağlı tasarruf niteliğini kazanması için lehine tasarrufta bulunulan kişinin miras bırakanın ölüm tarihinde sağ olması gerekir.
Ölüme bağlı tasarruflar şekli ve maddi olmak üzere ikiye ayrılırlar. Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar iki şekilde yapılır. Bunlar vasiyetname ve miras sözleşmesidir. Başka bir şekilde yapılamazlar. Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflar ise ölüme bağlı bağışlar (teberrular), mirasçı ataması veya belirli mal vasiyetidir.
Saklı payı zedeleyen miras bırakanın ölüme bağlı tüm tasarrufları mutlak olarak tenkise tabidir. Yani ölüme bağlı tasarrufların tenkise tabi olması için aranan tek bir şart vardır; o da saklı payın zedelenmiş olmasıdır. Ölüme bağlı tasarruflar kayıtsız ve şartsız tenkise tabidir. Kazandırmanın mirasçı ya da üçüncü kişiye yapılması arasında fark yoktur. Dolayısıyla yasal süresi içerisinde saklı payı ihlal edilen mirasçının talepte bulunması halinde ölüme bağlı tasarruflar tenkise tabi tutulacaktır. Hemen ifade etmek gerekir ki vasiyetname ve miras sözleşmesi gibi miras bırakanın ölümüne bağlı bağışlamalar da kayıtsız ve şartsız tenkise tabidir.
Sağlararası tasarruflarda ise durum farklıdır. Saklı payı zedelemiş olsalar dahi her sağlararası tasarruf tenkise tabi olmaz. Kanunen bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Kanunun 565’inci maddesine göre; aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:
- Miras bırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar ile geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,
- Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
- Miras bırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,
- Miras bırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar.
Miras bırakan, terekesinde saklı pay toplamları dışında serbestçe tasarruf edebilir. Başka bir ifadeyle tereke toplamı ile saklı paylar toplamı arasındaki fark, tasarruf edilebilir kısımdır. Bu nedenle öncelikle terekenin miras bırakanın ölüm tarihindeki değerinin tespiti gerekir. Tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. Miras bırakanın TMK'nin 564’üncü maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
Tenkis davasında davalı taraf, TMK’nin 560’ıncı maddesine göre miras bırakanın saklı paya tecavüz eden sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflardan hak elde eden yani lehine kazandırma yapılan kişilerdir. Davalı taraf, yasal mirasçı veya atanmış bir mirasçı olabileceği gibi üçüncü kişiler de olabilir. Bu kişilerin ölmüş olması halinde dava, mirasçılarına karşı açılabilir.
Davalı, kazandırma anında iyi niyetli ise mirasın geçişi anında elinde kalanı vermekle yükümlüdür. Kötü niyetli ise iyi niyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişkin hükümlere göre geri vermekle yükümlü olacaktır.
Davalı da saklı paylı mirasçı ise saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur.
Tenkis davasında ispat yükü TMK’nin 6’ıncı maddesi uyarınca davacı tarafa aittir. Davacı önce mirasçılık belgesi veya ilamı ile saklı paylı mirasçı olduğunu ispatlamalıdır.
Saklı payı zedeleme kastı tanık dahil olmak üzere her türlü delille ispatlanabilecektir. Miras bırakanın, saklı payları ihlal etme kastı için Yargıtay içtihatları ile ortaya konulan birtakım kriterler vardır. Buna göre;
-Kazandırma yapılan tarihte miras bırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu,
-Miras bırakanın ailevi durumu,
-Kazandırma yaptığı kişi ve saklı payı zedelenen mirasçı ile ilişkileri,
-Kazandırma tarihinde miras bırakanın elinde bulunan mal varlığının miktarı,
-Kazandırma tarihinde temlik edilen malın miras bırakanın tüm mal varlığına oranı dikkate alınmaktadır. Bu kriterlerin uygulanabilmesi için mahkemelerce resmi kurum ve kuruşlardan aile nüfus kayıt örnekleri, hastane evrakları, tapu kayıtları, şirket söz konusu ise şirket kayıtları, banka hesap dökümleri, taşınmaz keşfi gibi araştırmalar yapılır.
Tenkis davalarında görevli mahkeme HMK’nin 2’nci maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. HMK’nin 11’inci maddesine göre miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. Başka bir ifadeyle bu dava son yerleşim yeri haricinde bir yerde açılamaz. Taraflar aksi yönde yetki sözleşmesi de yapamazlar. Taraflar yetki itirazında bulunmada dahi mahkeme bu hususu kendiliğinden dikkate almalıdır.
Tenkis davası, muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescil davasında terditli olarak ileri sürülüyor ise bu durumda yetkili mahkeme HMK madde 13 uyarınca tapu iptal ve tescili istenen taşınmazın bulunduğu yerdir. Birden fazla taşınmaz var ise bunlardan birinin bulunduğu yerdir.
Türk Medeni Kanunu’nun 571’inci maddesine göre tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren başlayarak 1 yıl ve her halde vasiyetnamenin açılma tarihinden diğer tasarruflarda ise mirasın açılması tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer. Bu süreler hak düşürücü süreler olup hâkim tarafından yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Davalı taraf, davacının saklı payının ihlal ettiğini daha önceki bir tarihte öğrendiğini iddia ediyor ise bu hususu ispatlamalıdır.
Vasiyetnamelerde 1 yıllık süre, eğer vasiyet davacı olacak kişinin huzurunda açılmışsa bu andan, yoksa Mahkeme kararının tebliği ile başlayacaktır. Sağlararası işlemleri için ise davanın miras bırakanın ölüm tarihinden ve saklı payın ihlal edildiğinin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir.
-TENKİS DAVALARINDA FAİZ
“Faiz , tenkis alacağına ilişkin isteğin fer'i niteliğinde ayrı bir alacak olup; faiz alacağı, asıl davada istenebileceği gibi ayrı bir dava açılarak da istenebilir. Ancak; tenkis davasında faiz istemi de, asıl alacağın bağlı olduğu hak düşürücü süreye tabidir. Tenkis davasında hak düşürücü süre bir yıl olduğuna göre,faiz isteğinde de, bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekir. Tenkis davasında faiz istenilmemişse ,davacı faiz isteme hakkını saklı tutmuş olsa bile, bu dava ile faiz hakkındaki hak düşürücü süre kesilmiş olmaz. Bu itibarla, faiz isteğine ilişkin dava, mutlaka bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmalıdır. Davacılar,tenkis davasını 08.09.2005 tarihinde açtıklarına göre; en geç bu tarihte saklı paylarının zedelendiğini öğrendiklerinin kabulünün gerektiği ve dolayısıyla belirtilen tarih itibariyle faiz istemi yönünden de bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı açıktır. Diğer taraftan, tenkis davasının faiz alacağı için yapılacak takip yönünden hak düşürücü süreyi kesmediği de ortadadır. Bu durumda,faiz alacağına ilişkin takibin başlatıldığı 27.12.2012 tarihi itibariyle bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, faiz alacağının bir yıllık hak düşürücü süre içinde takip konusu yapılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.”, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2016/10132, Karar Numarası: 2019/4189, Karar Tarihi: 27.06.2019.
-TENKİS DAVALARINDA DAVALININ TERCİH HAKKI
“Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmayacağından davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Tanık beyanları doğrultusunda mirasbırakan tarafından satış suretiyle devredilen taşınmazların temlikinin gerçek satış olmadığı ve anılan bu devirlerin saklı payı zedeleme amaçlı yapılmış olduğu açıktır. Tenkis konusunda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.”, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Esas Numarası: 2016/15970 Karar Numarası: 2017/7515 Karar Tarihi: 20.12.2017.
-TENKİSİN TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA TERDİTLİ OLARAK İSTENMESİ
“Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Somut olaya gelince, mahkemece mirasbırakan tarafından yapılan temlikin saklı pay kurallarını zedeleme amacıyla yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyle olunca, temlikin saklı pay kurallarını etkisiz hale getirmek için yapılıp yapılmadığının ismi bildirilen tanıklar da tekrar dinlenerek saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.”, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2016/10427, Karar Numarası: 2019/4022, Karar Tarihi: 20.06.2019.
-TENKİS DAVASINDA SABİT TENKİS ORANI VE SEÇİMLİK HAK
“Alt soyu baba ve anası erkek ve kız kardeşi yahut karısı veya kocası sağ iken vefat eden murisin, ölüme bağlı tasarrufları bu kimselerin saklı paylar miktarından fazla olan mallarından muteberdir. Tasarruf nisabını aşan ve saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarını ihlal eden tasarrufların tenkisi, saklı pay sahibi mirasçılar tarafından istenebilir. Miras bırakan ölüme bağlı tasarruflarla saklı pay kurallarını ihlal edebileceği gibi, sağlararası tasarruflarla da saklı pay kurallarını ihlal edebilir. O zaman bu tasarruflar da tenkise tabi olurlar. Saklı payları aşan tasarrufların tenkisinin nasıl yapılacağı ölüm günü itibariyle net tereke nakit olarak hesaplanacak, elde edilen parasal miktar, saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarına düşen miktar belirlenecek ve sabit tenkis oranı bulunacaktır. Tenkise konu olan mala sabit tenkis oranı uygulanacak, bu orana göre malın aynen tenkisinin mümkün olmadığı anlaşıldığı takdirde, davalıya seçimlik hakkı ihtar edilecek, davalı tenkisi lazım gelen miktarı vermeyi yani nakten tenkisi seçtiği takdirde yeniden temlik edilen malların değerleri seçimlik hakkın kullanıldığı güne göre saptanıp, ona sabit tenkis oranı uygulanmak sureti ile tenkis edilecek miktar bulunacaktır.”, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas Numarası: 2003/2-353, Karar Numarası: 2003/395, Karar Tarihi: 04.06.2003.
-TENKİS ANLAMINA GELEBİLECEK İDDİA VE SAVUNMALARIN DİKKATE ALINMASI GEREKTİĞİ
“Dava, dava dilekçesinde “tapu iptali suretiyle tenkis” olarak belirtilmiş; mahkemece “muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil” olarak nitelendirilmiş; Özel daire ise davayı “tenkis” olarak vasıflandırarak bozmaya konu etmiştir. Dosya içeriğine göre, davacıların miras bırakanı 12.06.1991 tarihinde, Yusuf Ziya E.'dan 2460 ada 1 parsel sayılı taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile satın almış; 22.05.2001 tarihinde ise aynı taşınmaz Yusuf Ziya E. tarafından davalı Mehmet A.’e satılmıştır. Davacılar aslında taşınmazın miras bırakanları adına tapuda tescilinin yapılacakken, davalı adına tescil edildiğini, oysa taşınmazın miras bırakanlarının yurt dışındaki çalışması sonucunda kazandığı para ile satın alındığını, saklı paylarının zedelendiğini ileri sürerek, tenkis istemişler; duruşmalarda da bu taleplerini açıkça dile getirmişlerdir. Öyleyse Yerel Mahkemece, davacıların talebinin tenkise yönelik olduğu gözetilerek, tenkis koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.”, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas Numarası: 2010/2-648, Karar Numarası: 2010/684, Karar Tarihi: 22.12.2010.
-TENKİS DAVASINDA HARÇ
“Davacılar eldeki davayı açarken dava değerini üzerinden peşin nispi karar ve ilam harcını yatırmışlardır. Yargılama sırasında ise, yapılan keşif sonucunda çekişme konusu taşınmazın değeri artmış, ancak belirlenen bu değer üzerinden alınması gereken peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlatılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece re'sen gözetilmesini hükme bağlamıştır. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler göz ardı edilerek, eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devamla davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi harcı tamamlanmayan bu değer üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmiş olması da doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş; davacılara anılan yargı harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.”, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas Numarası: 2014/1347, Karar Numarası: 2016/1034, Karar Tarihi: 09.11.2016.
-TENKİS DAVASI VE MİRASTA İADE HÜKÜMLERİ
“Mirasta iade tenkis davasına ilişkin olarak, miras bırakanın alt soyu dışındaki mirasçılarından birine sağlığında yaptığı karşılıksız kazandırmanın iadeye tabi olabilmesi için bunun miras payına karşılık yapılması ve bu konuda miras bırakanın açık bir irade beyanı olması gerekir. Açık bir irade beyanı yok ise yapılan karşılıksız kazandırmanın miras payına karşılık yapılıp iadeye tabi olduğunu genel kural gereği iddia edenin ispat etmesi gerekir. Oysa alt soy lehine yapılan karşılıksız kazandırmalarda kanunda belirtilen hallerde karşılıksız kazandırmaların miras payına mahsuben yapıldığı ve iadeye tabi olacağı yasal karine olarak kabul edilmiştir. Burada ispat yükü genel kuralın aksine lehine kazandırma yapılan kişiye düşer, yasal mirasçı yapılan kazandırmanın miras payına karşılık yapılmadığını ispat etmek zorundadır.”, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas Numarası: 2003/2-583, Karar Numarası: 2003/565, Karar Tarihi: 08.10.2003.
Tenkis davaları, miras hukukuna ilişkin açılan davalardan olup, hak kaybı yaşanmaması adına dava sürecinin miras hukukunda uzman bir hukuk bürosu aracılığı ile yürütülmesinde yarar vardır.
Atam Hukuk ve Danışmanlık Bürosu
Av. Kazım ARSLAN
KAYNAKÇA:
Kılıçoğlu, Ahmet, Miras Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015.
Tekdoğan, Aydın, Mirasta Denkleştirme ve Tenkis Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021.