Trafik kazasına karışan ve kaza neticesinde hasar gören her araçta, ne kadar iyi tamir edilirse edilsin bir değer kaybı meydana gelir. Bu yazımızda trafik kazaları neticesinde araçlarda meydana gelen değer kaybının ne olduğunu, nasıl hesaplandığını, nasıl tazmin edildiğini anlatmaya çalışacağız.

DEĞER KAYBI NEDİR?

Trafik kazasının meydana geliş şekline göre değişkenlik arz etmekle birlikte, kazalı bir araçta hayatın olağan akışına göre değer kaybı olacağı muhakkaktır. Kaza sonrası araçta değer kaybı oluşup oluşmadığı ya da meydana gelen değer kaybının miktarı; aracın markası, modeli, kaç yılında üretildiği, kilometresi, hasarın meydana geldiği parçalar, parçaların önemi ve benzeri kriterlerin değerlendirilmesiyle tespit edilir. Bu anlamda değer kaybını aracın kazadan önceki hasarsız hâliyle ve kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki ikinci el piyasa rayiç değeri ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki hâline göre serbest piyasadaki ikinci el piyasa değeri arasındaki fark olarak tanımlamak doğru olacaktır.

DEĞER KAYBININ YASAL DAYANAKLARI NELERDİR?

Hukukumuzda değer kaybı kavramına ve sorumluluğuna karşılık gelen ayrı bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanuni dayanağını haksız fiil sorumluluğunu düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 49’uncu maddesinden almaktadır. Buna göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Anılan madde gereği, bir trafik kazasında kusurlu olarak başkasına ait bir araca zarar veren ve o aracın değer kaybına uğramasına sebep olan kişiler bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.

Değer kaybına ilişkin bir diğer yasal düzenleme ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’dur. Kanun’un “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı 8’inci kısmı araç işleteninin hukuki sorumluluk prensiplerini düzenlemektedir. Kanun’un 85’inci maddesine göre bir motorlu aracın işletilmesi bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni doğan zarardan sorumlu olur. İşleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Anılan Kanun maddesi uyarınca da bir trafik kazasında motorlu aracı kusurlu olarak başkasına ait bir araca zarar veren ve o aracın değer kaybına uğramasına sebep olan kişiler bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.

Karayolları Trafik Kanunu’nun 91’inci maddesi uyarınca işletenlerin, yukarıda yer verdiğimiz sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Halk arasında trafik sigortası olarak bilinen bu sigortanın yasal adı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS)’dır. Trafikten menedilmemiş olan her aracın ZMMS yaptırması zorunludur. Nitekim yazımızın konusunu oluşturan değer kaybı gibi araçta meydana gelen maddi zararlar ZMMS gereği ilgili sigorta şirketinden karşılanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1459’uncu maddesinde düzenlenen tazminat ilkesine göre sigorta şirketleri, sigortalının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlüdürler. Bu zarar içerisinde hiç şüphesiz değer kaybı da bulunmaktadır.

Değer kaybına ilişkin uygulamaya yönelik en önemli düzenleme Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMMS) Genel Şartları’dır. Bu Genel Şartların amacı, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen ZMMS yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.

Genel Şartlar’ın “Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı A.5. numaralı maddesinde maddi zararlar teminatı içerisinde araçta meydana gelen değer kaybının da olduğu açıkça ifade edilmiştir. Maddeye göre değer kaybı, talep edilmesi halinde, sigorta eksperi tarafından Genel Şartların Ek-1’inde yer alan esaslara göre tespit edilecektir.

DEĞER KAYBI NASIL HESAPLANIR?

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, değer kaybı, talep edilmesi halinde, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi'nde kurulacak sistem üzerinden sıra esasına göre atanan sigorta eksperleri tarafından Genel Şartların Ek-1’inde yer alan esaslara göre tespit edilecektir. Değer kaybı hesaplamasında dikkate alınan kriterler şunlardır:

-          Aracın markası ve modeli

-          Aracın kaza tarihindeki yaşı

-          Aracın ruhsatta yazılı bulunan trafiğe ilk çıkış tarih

-          Aracın kaza esnasında mevcut kilometresi

-          Aracın kaza tarihinde ikinci el piyasasındaki rayiç değeri

-          Aracın daha önce kazaya karışıp karışmadığı, hasar durumu ve hasarın özellikleri

-          Aracın kaza tarihinden önce boyanan veya değişen parçası olup olmadığı

Araçta meydana gelen değer kaybı Genel Şartların EK1-inde yer alan formüllerle hesaplanmaktadır. Araç sahipleri, bu formüllerden ziyade araçlarıyla aynı özelliklere, kilometreye vb. kriterlere sahip araçların kaza tarihindeki ikinci el fiyatını öğrenmekte, kazalı haliyle kazasız hali arasındaki farkı talep etmektedir. Bu şekilde yapılan hesaplamalar her zaman sağlıklı bir sonuç vermez ve kişilerin mağduriyetine sebep olabilir. Yazımızın devamında yer verdiğimiz başvuru usulü konusunda bu hususa değineceğiz.

HANGİ ARAÇLAR İÇİN DEĞER KAYBI TALEBİNDE BULUNULAMAZ?

Genel Şartlar’ın A.6. numaralı maddesine göre değer kaybı talep edilemeyen araçlar şunlardır:

-İşletilme halinde olmayan araçların sebep olduğu değer kaybı,

- Hak sahibinin kendi kusuruyla aracına zarar vermesi sonucunda meydana değer kaybı,

- Sigortalının, eşinin, sigortalının usul ve fürunun, sigortalıya evlat edinme ilişkisiyle bağlı olanların, sigortalının birlikte yaşadığı kardeşlerinin araçlarında meydana gelen değer kayıpları,

- Hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kayıpları,

Yine meydana gelen kazada %100 kusurlu olan sürücü, kendi aracı için diğer tarafa veya sigortasına değer kaybı talebinde bulunamaz. Örneğin kazada %50 kusuru olan bir sürücü, aracında meydana gelen değer kaybının %50’sini karşı taraftan talep edebilecektir.

Değer kaybı talep edilemeyen bir başka durum, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık sürenin geçmiş olmasıdır. Bu halde zamanaşımı sebebiyle kişiler değer kaybı talebinde bulunamazlar.

Burada 2 yıllık süreyi başlatan olgu, haksız fiilin (kazanın) ve kusurlu karşı tarafın öğrenilmesidir. Örneğin, kazadan sonra aracıyla olay yerinden uzaklaşan sürücünün bilgilerine daha sonra ulaşmanız halinde 2 yıllık süre bu tarihten başlayacaktır.

Genel Şartlar EK1 madde 2 kapsamında hasar sonrasında bazı hallerde değer kaybı talep edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda;

-Mini onarım ile giderilebilen basit kaporta, plastik tampon ve parça onarımları, cam, radyo/teyp, lastik, hava yastığı, jant, mekanik, elektrik, elektronik ve döşeme aksamı hasarları,

-Ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın, vidalı parçalarda yapılan onarımlar ve değişimler ile giderilebilen hasarlar,

-Aracın kaza anındaki rayiç değerinin %25’ini aşan değer kaybı talepleri,

-Kaza tarihi ile ihbar tarihi arasında araç üzerinde mülkiyet değişikliği olan araçlar ile ilgili talepler,

-Çekme belgeli ve hurda belgeli işlem görmüş araçlar,

-Kısa süreli kiralık araçlar, taksi, dolmuş, uzun süreli (bir yıl ve daha uzun) kiralık araçlarda eksper tarafından hesaplanan değer kaybı tutarının %50’sini aşan talepler, test aracı, koleksiyon ve antika sayılan araçlardaki hasar sebebiyle yapılan değer kaybı talepleri teminat kapsamı dışındadır.

DEĞER KAYBI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR? KİME/NEREYE BAŞVURULMALIDIR?

Yukarıda yaptığımız açıklamalar ışığında araçta meydana gelen değer kaybı talep edilebilir nitelikte ise ilk olarak kusuruyla kazaya sebebiyet veren aracı ZMMS (trafik sigortası) ile teminat altına alan sigorta şirketine başvuru yapılmalıdır. Nitekim sigorta şirketleri Türk Ticaret Kanunu’nun 1459’uncu maddesinde düzenlenen tazminat ilkesine göre sigortalının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlüdürler. Poliçede yer alan teminat tutarını aşan talepler için kusurlu araç sürücüsüne başvuru yapılabilecektir. Örneğin, aracınızda meydana gelen hasar bedelini 30.000 TL, oluşan değer kaybını ise 25.000 TL olarak kabul edelim. Toplam maddi zararınız 55.000 TL olmaktadır. Kusuruyla kazaya sebebiyet veren karşı tarafın poliçesinde maddi tazminat sınırı 50.000 TL ise sigorta size bunun üzerinde bir ödeme yapmakla yükümlü değildir. Yapılması gereken kalan 5.000 TL için karşı tarafa dava veya icra takibi yapmaktır.

Genel Şartlar’ın C.7. numaralı maddesi uyarınca zarar gören, ZMMS sınırları içerisinde dava veya tahkim yoluna gitmeden önce ilgili sigortaya yazılı başvuru yapmalıdır. Bu başvuru mail yoluyla ya da iadeli taahhütlü posta ile yapılabilecektir. Başvuru dilekçesinde başvuran kişinin T.C. Kimlik numarası ve banka hesap bilgileri bulunmalıdır. Başvuru dilekçesine trafik kazası tespit tutanağı, kaza evrakları, fotoğraflar, araç ruhsatı, araç onarım görmüşse servis faturası ve işlem özeti gibi kazayla ilgili tüm evraklar eklenmelidir. Tüzel kişiler için imza sirküleri ve sirkülerde yer alan yetkililerin nüfus cüzdan fotokopileri de ayrıca sunulmalıdır.

Başvuru yapılan sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına (beklenenden daha az ödeme yapılması gibi) ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde veya kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da kendi ikametgâhının bulunduğu mahkemede dava açılabilecektir. Bunun yanı sıra uyuşmazlığın daha hızlı çözülmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurabilir. Sigorta tahkim usulü, dava sürecine göre daha hızlı ilerlemekte ve hak sahipleri alacaklarına ivedi şekilde kavuşmaktadır.

Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapılabilmesi için değer kaybına ilişkin dava açılmaması ya da HMK’da düzenlenen tahkim yargılamasına ve yine Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru yapılmamış olması gerekir. Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yaparken, sigorta şirketine başvuru yapıldığı, cevabın 15 gün içinde verilmediği ya da talebin karşılanmadığı evraklar (noter ihtarnamesi, iadeli taahhütlü posta veya kargo alındısı, sigorta kuruluşunun evrak kayıt tarihini gösteren suret) sunularak ispatlanmalıdır. Komisyona yapılacak başvurular, buna özel başvuru formuyla tahkim komisyonunun online başvuru menüsünden veya ıslak imzalı olarak şahsen veya posta yolu ile yapılabilmektedir. Başvuru formunun ekine başvuru sahibi gerçek kişilerin geçerli bir kimlik belgesi (Kimlik, ehliyet, pasaport gibi) fotokopisi, sigorta söleşmesi / poliçesi, kaza tespit tutanağı, kaza evrakları ve fotoğrafları, ruhsat, onarım belgeleri ve faturaları gibi taleple ilgili tüm belgeleri sunması gereklidir. Öte yandan başvuru ücretinin yatırıldığını gösteren banka makbuzunu da eklemeyi unutmayınız. Başvuru ücretleri 2022 yılı için 5.000 TL’ye kadar olan başvurular için 150 TL, 5.000 TL ile 10.000 TL arasındaki başvurular için 350 TL, 10.000 TL ile 30.000 TL arasındaki başvurular için 500 TL, 30.000 TL üzerindeki başvurular için 500 TL’den az olmamak üzere uyuşmazlık tutarının %1.5’idir.

 

DEĞER KAYBI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

“Mahkemece, konusunda uzman bilirkişiden, (rapor düzenleyenlerden farklı olmak kaydı ile) dosyadaki fotoğraflar, fatura, kaza tespit tutanağı ve önceki bilirkişi raporları da incelenerek, aracın modeli, yaşı, hasarın ağırlığı, boyanmış olan yerler ve hasarlı bölgelerin özelliği nazara alınıp, aracın kaza öncesi ikinci el piyasa rayiç değeri ile tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farkın değer kaybını göstereceği ilkesine göre değer kaybının yeniden hesaplanması için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.”, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/8159 K. 2017/1793 T. 21.02.2017)

 

 

“Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen araç değer kaybı masrafına yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki değer kaybının tespiti, Yargıtayca değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın hesaplama yapılarak sağlanmıştır. Bilirkişi raporunda belirtilen yöntemle değer kaybının tespit olunduğu rapora dayalı olarak hüküm kurulamaz. Aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.”, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/9407 K. 2019/4672 T. 11.04.2019)

 

 

“Dava, çift taraflı trafik kazasından kaynaklanan araçtaki değer ve kazanç kaybı maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı taraf, değer kaybı ve kazanç kaybı taleplerini her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen talep ettiği halde, ilgili tensip zaptında davalı olarak sadece Sigorta A.Ş'nin gösterildiği, davalı şahsa dava dilekçesi ve bilirkişi raporunun gönderilmediği, taraf teşkilinin eksik olarak yapıldığı ve yargılamaya devam edilerek verilen kararda bu kişiye yer verilmediği, daha sonra davacının tavzih ve tashih dilekçesine istinaden tashih kararı verilerek karara eklendiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı sürücünün davaya dahil edilmeyip anılan davalı hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaksızın davacı vekilinin tavzih dilekçesinden sonra tashih kararı ile karara eklenmesi ve gerekçeli kararın adı geçen kişiye tebliğ edilmesi Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükmün tashihine ilişkin hükümleri gereği doğru bulunmamıştır. Davalı şahsın davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davacı yanın davalı şahsa yönelik talepleri hakkında da olumlu ve olumsuz bir hüküm kurulması gerekmektedir. Ayrıca, bilirkişi raporunun davacı vekiline 03/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bilirkişi raporuna itiraz maddesi gereği itiraz süresinin iki hafta olduğu belirtilmesine rağmen 17/05/2018 tarihli celsede henüz itiraz süresi dolmadan karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.”, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2020/335 K. 2021/1554 T. 18.02.2021)

 

“Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İnceleme konusu olay bakımından davacının belirsiz tazminat alacağı davasına konu ettiği; aracında oluşan değer kaybının varlığının ve miktarının belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında delilerin toplanıp değerlendirilmesinden yani HMK ilgili maddesinde belirtildiği gibi tahkikatten sonra mümkün olabilecektir. Bu nedenle davacının iddia ettiği zararın dava tarihi itibariyle miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği kabul edilmelidir. Belirtilen nedenlerle, davacının davaya konu taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olabilecek nitelikte olduğu ve dava tarihi itibariyle zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlaşılmakla HMK’nın ilgili maddesine uygun olarak, aradaki hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle dava açabileceği sonucuna varılmıştır.”, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/1099 K. 2019/460 T. 16.04.2019)

 

 

 Atam Hukuk ve Danışmanlık Bürosu
Av. Kazım ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...

 
51 kez görüntülendi

Çerez Kullanımı

Deneyiminizi daha iyi hale getirmek için bu web sitesinde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş oluyorsunuz. (Çerez Politikası Aydınlatma Metni)