Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nda İkinci Kitapta “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçün Kısımda ve “Bilişim Alanında Suçlar” başlıklı onuncu bölümde düzenlenmiştir. Buna göre;
“(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Birinci fıkrada yer alan suçun;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(5) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.”
Suçla korunan hukuki değer, kamu güveni ve bilişim alanıdır. Yine ticari yaşam ve bankacılık sisteminin güvenirliği de korunan diğer hukuki değerler arasındadır. Ancak suçun düzenlendiği yerin bilişim alanı olduğu gözetildiğinde suçla korunan esas değer, bilişim alanı ve bu alanın güvenliğidir.
Bu suçun hukuki konusunu maddede açıkça ifade edildiği üzere banka veya kredi kartı kartlarıdır. 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nda banka ve kredi kartları tanımlanmıştır. Buna göre, Banka kartı, “Mevduat hesabı veya özel carî hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kart” olarak ifade edilmektedir. Banka kartları, müşterilerin banka hesaplarında mevcut paraları ile işlem yapmasını temin eden kartlardır. Bu kartlar, genellikle maaş, burs, harçlık hesaplarından para çekilmesi amacıyla kullanılmaktadır. ATM’lerin yanı sıra tüm pos cihazlarında ve e-ticaret sitelerinde kullanılmaları mümkündür. Kredi kartları ise “nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarası” olarak tanımlanmaktadır. Kredi kartları, bankaların, anlaşmalı POS cihazı bulunan alışveriş noktalarında müşterilerinin ödeme yapabilmesi ya da ATM'lerden nakit avans çekebilmesi amacıyla kullanılabilen nakit paraya bir seçenek olarak ortaya çıkan kartlardır.
Suçun oluşabilmesi için banka veya kredi kartlarının bir başkasına ait olması gerekir. Hemen ifade etmek gerekir ki kartların mülkiyeti bankalara ait olup müşteriler kullanım hakkına sahip hamillerdir. Bununla birlikte birtakım akrabalık ilişkilerinin varlığı bu suç açısından şahsi cezasızlık sebebidir. Dolayısıyla suça konu banka veya kredi kartının haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birine, üstsoy veya altsoyuna veya bu derecede kayın hısımlarından birine veya evlat edinen veya evlâtlığa ya da aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birine ait olması halinde fail cezalandırılmayacaktır.
Bu suçun faili özellik arz etmez. Herkes bu suçun faili olabilecektir.
Suçun mağduru ise ancak bir kredi kartı veya banka kartı hamili olabilecektir. Kartın hamili gerçek bir kişi olabileceği gibi bir tüzel kişi de olabilir. Suçun mağduru banka veya kredi kartının asıl sahibi olan banka ya da finans kuruluşlarıdır. Çünkü bu kurumların sistemleri kullanılarak onlara hem maddi olarak zarar verilmekte hem de onlara olan güven sarsılmaktadır.
Öte yandan TCK madde 245/1’de kart sahibi ile kartın kendisine verilmesi gereken kişi ayrımına gidildiğinden, kart hamili ve sahipleri yanın da bu kartın ulaşması gereken kişiler de suçun mağduru olacaktır. Örneğin kurye ile teslim edilecek olan kredi kartının kurye tarafından kullanılması halinde kart henüz eline ulaşmayan kişi de mağdur sayılacaktır.
Kanuni düzenlemede “Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse” ifadesi kullanıldığından, failin kartı ne şekilde eline geçirdiği suçun oluşması açısından önemsizdir. Başka bir ifadeyle kartı çalması, bulması, ATM’ye kurduğu düzenekle alması, kullanıp geri bırakması, mağduru kandırarak alması arasında hiçbir fark yoktur. Önemli olan kartın fail tarafından ele geçirilmesidir. Suçun oluşabilmesi için elde bulundurulan kartın sahibinin ya da kartın kendisine verilmesi gereken kişinin, kartın kullanılması veya kullandırılması için rızasının olmaması gerekir. Mağdurun rızası bu suç açısından hukuka uygunluk sebebi değil, maddede açıkça düzenlendiğinden tipikliği ortadan kaldıran bir haldir.
Burada değinilmesi gereken bir başka husus da kart hamilinin gerçeğe aykırı beyanda bulunarak çalıntı veya kayıp başvurusunda bulunup kartı bizzat veya başkası aracılığı ile kullanmasıdır. Bu halde 5464 sayılı Kanun’un 37’nci maddesi uyarınca kart hamili veya kullanan diğer kişiler cezalandırılacaktır. Madde şu şekildedir: “Banka kartı veya kredi kartını kaybettiği ya da çaldırdığı yolunda gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kartı bizzat kullanan veya başkasına kullandıran kart hamilleri ile bunları bilerek kullananlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.”
Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişiler de madde 245/2 gereği cezalandırılacaktır. Yine sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi de madde 245/3 uyarınca cezalandırılır.
Bu suç açısından netice failin kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamasıdır. Kart kullanılmış ve fakat yarar sağlanmamış ise suçun teşebbüs aşamasında kaldığının kabulü gerekir. Ayrıca yararın mutlaka somut ve fiziki olarak sağlanması gerekli değildir. Örneğin karttaki paranın kendi hesabına havale edilmiş olması yeterlidir. Paranın o hesaptan çekilmesine gerek yoktur.
Suçun manevi unsuru kasttır. Kural olarak kasten işlenebilen her suç, olası kastla da işlenebileceğinden bu suçun olası kastla da işlenmesi mümkündür. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Kanuni düzenlemede yalnızca birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. TCK madde 168 uyarınca banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
Bu suça teşebbüs mümkündür. Suçun hareket kısmı kartın kullanılması, neticesi ise bu suçtan yarar sağlanmasıdır. Açıklanan nedenle failin kartı kullanması fakat elinde olmayan nedenlerle yarar sağlayamamış olması halinde suç teşebbüs aşamasında kalır. TCK madde 35 uyarınca cezada indirim yapılır.
Suçun zincirleme şekilde işlenmesi mümkündür. Dolayısıyla failin farklı zamanlarda aynı hamile ait kartları kullanması halinde zincirleme şekilde işlenmiş bir suçtan bahsedilecek ve cezada TCK madde 43 uyarınca artırıma gidilecektir. Kartın aynı zaman diliminde birden fazla kez kullanılması halinde, örneğin farklı noktalardan alışveriş yapılması halinde zincirleme suç oluşmaz. Önemli olan kartın farklı zamanlarda kullanılmasıdır.
Suçun, hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, kaybolmuş veya hata üzerine ele geçirilmiş eşya üzerinde tasarruf suçları ile işlenmesi halinde gerçek içtima hükümleri uygulanacaktır. Yani fail her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
Bu suçun cezası üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasıdır. Öte yandan TCK madde 246 uyarınca bu suçtan kendisine yarar sağlayan tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu suç açısından görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir. Suçun işlendiği yer belli değilse CMK madde 13’e göre yetkili mahkeme tespit edilmelidir. Suçta yetkili yer, karttan harcama işleminin yapıldığı veya menfaatin temin edildiği yerdir.
“Sanığın, katılana ait kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle oluşturulan sahte belgelerle mağdur bankalara müracaatla kredi kartları çıkartmak ve bu kredi kartlarını kullanmaktan ibaret eylemleri zincirleme şekilde banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturmaktadır.”,
Yargıtay 8. C.D., Esas Numarası: 2017/25429, Karar Numarası: 2018/4871, Karar Tarihi: 07.05.2018
“Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan merciince verilen yetkisizlik kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin incelenmesinde; banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunda yetkili yerin harcama işleminin yapıldığı veya menfaatin temin edildiği yer olduğu, bu itibarla merciince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından kanun yararına bozma isteminin reddi gerektiğinin gözetilmesi gerekmektedir.”
Yargıtay 5. C.D., Esas Numarası: 2018/7188, Karar Numarası: 2018/5504, Karar Tarihi: 10.09.2018
“Somut olayda; sanığın yetkilisi olduğu şirkette araç kiralayan katılan aynı gün kaza yapması nedeniyle sanığın katılana ait kredi kartı bilgilerini (mail order yöntemiyle) kullanmak suretiyle para çekerek haksız yarar sağladığından bahisle mahkumiyetine karar verilmiş. Katılanın araç kira sözleşmesi yanında kredi kartı bilgilerini vererek mail order formunu da imzaladığı, meydana gelecek kazalardan dolayı yapılacak masraf nedeniyle kredi kartı bilgilerinin kiraya veren tarafından kullanılacağını bilerek ve bunu kabul ettiği, formun bu şekilde kaza meydana gelmesi nedeniyle kiraya veren sanığın çalıştırdığı iş yeri tarafından kullanılarak hasar bedelinin bilgileri verilen kredi kartından tahsil edildiği, bu hali ile taraflar arasındaki ihtilafın hukuki nitelikte olduğu nazara alındığında, sanığın unsurları oluşmayan başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçu bakımından beraatine karar verilmesi gerekmektedir.”
Yargıtay 8. C.D., Esas Numarası: 2017/17943, Karar Numarası: 2018/6257, Karar Tarihi: 31.05.2018
Yargıtay 8. C.D., Esas Numarası: 2019/26253, Karar Numarası: 2019/15866, Karar Tarihi: 26.12.2019
“Şikayetçi Fuat'ın cep telefonuna gelen mesajda şikayetçinin düzenli ödemeleri nedeni ile 200 TL bonus kazandığı ve bu miktarı harcayabilmesi için daha sonra istinaf dışı sanık Tamer'e ait olduğu belirlenen sabit hattı araması gerektiğinin yazdığı, ilgili sabit hattı arayan şikayetçinin kendisini Ömer Ş. olarak tanıttıran birisiyle konuştuğu, şikayetçinin aktifleştirme işlemi için bu kişinin terkinleri üzerine kredi kartına ait tüm bilgileri telefonda söylediği, daha sonra telefonun bir anda kapandığı, sonraki süreçte şikayetçiyi arayıp kredi kardından sanık Ali'nin sanal POS cihazı ( VPOS ) ve sanık Hasan'ın kullanıcı adı ve şifresi kullanılmak suretiyle 750 TL alışveriş yapıldığı bu tutarın 687,50 TL'sinin sanık Ali'nin, kalan 62,50 TL'sinin ise sanık Hasan'ın hesabına aktarıldığı, böylece sanıkların bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri kabul olanan somut olayda;
Yargılama konusu eylemin bir bütün olarak, nitelikli dolandırıcılık suçuna göre özel ve bağımsız bir suç tipi olup bünyesinde hırsızlık ve dolandırıcılık gibi birçok suç tipine ait tipik eylemleri barındıran, TCK'nın 245/1. maddesinde düzenlenen ''banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması'' suçunu oluşturduğu halde, eylemlerin ne şeklide nitelikli dolandırıcılık suç tipine uyduğuna dair, hüküm yerinde, denetime olanak verecek şekilde ve delillere temas edilerek yöntemince tartışma yapılıp gerekçe gösterilmeksizin nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması bozma nedeni sayılmıştır.”
Gaziantep BAM 15. C.D., Esas Numarası: 2017/122, Karar Numarası: 2017/98, Karar Tarihi: 12.01.2017
Banka ve kredi kartının kötüye kullanılması suçunun temel halinin cezası üç yıldan altı yıla kadar hapis cezasıdır. Nitelikli hallerinde cezanın üst sınırı sekiz yıla kadar çıkmaktadır. Hal böyleyken banka ve kredi kartının kötüye kullanılması suçundan hakkında soruşturma açılan veya ceza davası devam eden kişilerin konusunda uzman bir hukuk bürosundan hukuki destek almaları önemlidir. Yine bu suçun mağdurlarının gerek ceza dosyalarının takibi gerekse hukuk mahkemelerinde açabilecekleri tazminat davaları için bir hukuk bürosundan destek almaları tavsiye edilmektedir.
Atam Hukuk & Danışmanlık Bürosu
Av. Kazım ARSLAN
Kaynakça:
Özbek, Veli Özer; Doğan, Koray; Bacaksız, Pınar (2021); Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, 16. Baskı, Ankara.
www.karararama.yargitay.gov.tr, www. lexpera.com.tr
Adres: Beytepe Mah. 1805 Sk. No:17 Bilkent 3, Çankaya/ANKARA
Telefon: 0312 227 02 04
E-posta: info@atamhukuk.com
Hiç Soru Sorulmamış. İlk soruyu siz sorun...